Öykü

Süt İçen Ejderha (1. Bölüm)

  • 4 dk okuma süresi
  • -
  • 0
Süt İçen Ejderha (1. Bölüm)

Henüz televizyonların evlerin baş köşelerine kurulmadığı, ninelerin ve dedelerin yerini almadığı zamanlardı. Bugün “çarpık yerleşme” diye tabir edilen, içlerinde yaşayan onlarca ailenin birbirinden habersiz olmadığı, büyük ve soğuk suratlı çirkin betonarme apartmanların dikilmediği mahalledeki bir evde; evin ve komşu çocuklarının halıya sıra sıra dizilip oturdukları halkanın baş köşesindeki koltukta oturan dede, yüzleri merak ve hayretle gerilmiş çocuklara, kocaman açılmış gözlerinin arkasında kurdukları hayal dünyasında bir misafir daha ağırlayacakları bir masal anlatıyordu. Çocuklar pür dikkat dedenin anlattıklarını hafızalarına kazıyor, kelime kelime hepsini tahayyülatlarında yorumlayarak adeta yaşıyorlardı. Herhangi bir masalın çocuklar tarafından en sıkıcı kısmına, yani sonuna gelinmişti. Oysa hiç bitmemeliydi masallar, sonsuza kadar sürmeli, dinlenilmeliydi.

“Hasan dede bir tane daha anlatsana ne olur.”

“Evet dede ne olur bir tane daha.”

Gözlüklerini çıkardıktan sonra yanındaki sehpada duran bir bardak suya uzandı dede. Anlaşılan yorulmuştu ama yüzünde aynı zamanda, bu meraklı miniklerin yüzlerinde gördüğü sevimlilikle beraber bir mutluluk alameti doğmuştu.

“İnşaallah daha sonra anlatırım. Şimdilik bu kadar yeterli çocuklar.”

Hasan dedenin torunu olan Gamze dinledikleri masaldan sonra, bir haber muhabiri edasıyla son dakika gelişmesini dedesiyle paylaşmak ihtiyacı hissetmişti.

“Dede Mahmut ile Sibel ejderha görmüşler. Aynı senin masalda anlattığın gibiymiş.”

Dede kendini tutamayıp, hafif bir kahkahayla gülerek çocuklara baktı. Gözleri öyle masum, öyle merak ve hayret doluydu ki yalan söylemek bir yana, gördükleri ya da gördüklerini sandıkları şeye bütün benlikleriyle inandıklarını belli ediyorlardı. Kendi çocukluğunu anımsadı aniden. Ve bir çocuğun hayal dünyasının uçsuz bucaksız vadilerle dolu olduğunu bildiğinden, çocukların bir şey görüp de bu kanıya vardıklarını ya da gördüklerinin o şey olmasına kendilerini ikna ettiklerini varsayıp hepten reddetmeyi içine sindiremese gerek:

“Evladım ejderhalar masal yaratıklarıdır. Yani gerçekte yaşadıklarına dair bir delil yok. Yaşamış olsalar dahi bundan belki de binlerce yıl önce yaşamışlardır. Sizin gördüğünüz şey belki de başka bir şeydi.” dedi.

Dedenin söyledikleri üzerine çocuklar itiraz etmediler. Mahmut hafiften eğilerek Sibel'e baktı. Göz göze geldiklerinde “Gördük işte yalan mı? Aynı anlattığı gibiydi.” der gibi bakıştılar. Mahmut, iki ev ilerideki Manav Ahmet'in en büyük oğluydu. Yedi yaşlarında, kumral ve hafiften etine dolgun bir çocuktu. Sibel de onun kendisinden iki yaş küçük olan kız kardeşiydi. Yanından hiç ayırmadığı gri renkli bir ayıcığı vardı. Ayıcığına hep kız elbiseleri giydirirdi. Abisi ise onu bir savaşçı gibi giydirirdi. Diğer oyuncakları düşman gibi saf saf dizip, ayıcığın bir patisine iple bağladığı tahta kılıçla gladyatör dövüşlerini aratmayacak oyunlar sergilerdi. İki çocuğun da ayıcıkla ilgili farklı yorumları, aralarındaki yegane kavga sebebiydi.

Dede abdest alacağını söyleyip bir elinde bastonu, diğer eliyle de belini tutarak dışarı çıkarken çocuklar da evlerine dağılmak için ayaklanmıştı. Öğleden sonra başlayan kar hala durmamış, yarının eğlenceli bir gün olacağını haber verir gibi dans edip, helezonlar çizerek yağmaya devam ediyordu.

On, on iki çocuk hep birlikte evin kara taş döşeli avlusuna, oradan da tahtadan sokak kapısını geçerek aynı sıradaki evlerine yollandılar. Lastik çizmeleri, uçuk renkli gocukları, ağızlarını sardıkları atkılarının sallanıp uçuşan püskülleriyle kısa sürede, tipiye dönüşen karın içinde görünmez olmuşlar, sıcacık odun ve kömür yanan sobalarının olduğu evlerine dönmüşlerdi. Ertesi gece yine Hasan dedenin kapısını aralayacağı masal dünyasına girecekler, diledikleri gibi eğlenip hayretlerini cezbedecek binbir farklı şeyle karşılaşacaklardı...

*

* *

* * *

* *

*

Etiketler
ejderha Masal kaf dağı dracon çocukluk 90lar dev

Yazar Hakkında

Kemal Ağca

Mezar taşıma, "hep yazdı ama yazar olamadı..." yazın

Yorumlar

  • 0 Yorum
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş yap