Fikir Düşünce

Katil Kurşunlar

  • 2 dk okuma süresi
  • -
  • 0
Katil Kurşunlar

Gökyüzünün karanlık yüzü yüreğindeki umudu, sevinci yıkamamıştı. Her şeye rağmen hayata sımsıkı tutunuyordu. Gökyüzünden gelen ateş toplarına rağmen gökyüzünü izlemesini severdi. O da biliyordu ki gökyüzünün bir suçu yoktu, gökyüzü de isterdi güneşini göstermeyi, gri bulutları dağıtmayı…

Kırık, kirli camdan yağan yağmuru seyrederken, babasını düşünüyordu yine. Yağan yağmur toprağı neşelendirir iken, küçük kızın yüreğine hasret bırakıp gidiyordu her seferinde. Yağmurlu bir günde emanet etmişti babasını toprağa. Bu sebeple ki, etrafa hâkim olan bu toprak kokusu içini acıtırdı. Acısı gözyaşlarına yansır, büyük gözlerinden süzülerek inerdi yanağından. Minik elleriyle toprağı eşelerken, hüznünün yansıdığı çığlıklara şimşekler eşlik etmişti. Küçük kız ağladıkça yağmur şiddetini artırıyordu. Annesi onu çekip alırken, son kez “Hoşça kal” dedi babasına diğer çocuklar gibi! Toprak kokusunu içine çeke çeke babasını kokluyordu sanki. Kırık pencereden o acılı günü düşünürken, annesinin sesiyle irkildi. Gözyaşlarını silerek gülümsedi annesine kırık dişleriyle. Sofraya oturup birkaç tane zeytin, bir kaç lokma da ekmek yedi. Kırık pencereden yağmurda ıslanmış bir taş geldi oturdu divana. Küçük kız koşarak pencereye koştu. “Haydi! Meydana gidiyoruz.” diyerek koşan arkadaşlarının arkasından yetişmek için, eskimiş ayakkabılarını giyip hızla indi boyası dökülmüş merdivenlerden destek alarak. İki senedir sağ bacağındaki kurşunla yaşıyordu. Dayanılmaz başlayan ağrılar, geceleri uyutmazdı küçük kızı. Döktüğü gözyaşlarıyla Allah’a şikâyet ederdi bu kurşunu atanları. Nidaları yankılanırdı adeta arşta.

Meydana vardığında arkadaşları çoktan başlamıştı. Kiminin annesini, kiminin babasını alan bu katil kurşunları en çok toplayan günün galibi olurdu. Savaşın içinde en güzel oyundu bu; katil kurşunlara inat gülebilmek, onlarla dalga geçer gibi oynamak. Küçük kız da kırık dişleri, kocaman gülümsemesi, cebine doldurduğu kurşunlarla toplamaya devam diyordu. Çamurun içinde ışıl ışıl parlayan bu katiller, cebe indikten sonra soğukluğunu çoktan ulaştırmıştı küçük kızın tenine. Savaşın çocukları hiç aldırmadan devam ediyordu; kanlı mermilere inat yüzlerindeki tebessüm düşmüyordu. Yine kuvvetli bir ses duyuldu kentte. Herkes koşarak meydandan dağılırken küçük kız yine en arkada kalmıştı. Kulaklarını tıkadığında, cebindeki mermiler bir bir yere düşmeye başladı. Kaybedemezdi oyunu. Ellerini kulaklarından çekerek ceplerini kapattı. Sesler devam ederken, yerde yatan annesini görünce gözleri kocaman açıldı. Yavaş yavaş yaklaştı annesine, öpücük kondurdu solgun yanağına. Toprak kokulu bir günde veda etti yine en sevdiğine. Sessiz sessiz çığlıklar eşliğinde, sarıldı annesine. Gözyaşları düşerken savaşın kentine, o yine Hakk’a şikâyet etti. Annesinin yanındaki kurşuna takıldı yaşlı gözleri. Yavaşça aldı; baktı, baktı, baktı ve cebindeki diğer kurşunların yanına koydu. Ve başını tekrar annesinin göğsüne koyarak kapadı gözlerini. Toprak kokusunu içine çeke çeke ağladı. Annesini yere seren oyuncağıyla hüznünü yaşadı diğer çocuklar gibi.

Savaşın en acımasız yanı da bu değil miydi zaten? En güzel oyuncaklarla oynamak hakkı iken, en sevdiklerini alan katillerle oynamak zorunda kalmak!  Ama bir gün son bulacaktı bu kanlı oyun. Oyun hakikatini bulup, çocukları hak ettiği gülücüklerle neşelendirecekti. Öyle değil mi umut? Ah, ne kadar sevildiğini bir bilsen! İnan bana koşa koşa gelir ve kavuşursun seni bekleyenlerle… Koşa koşa…

Etiketler
çocuk Filistin Gazze Savaş Suriye edebiyat yazı Kurşun katil

Yazar Hakkında

Rümeysa AkmanX

Ne güzel bir eylemdir yazmak...

Rümeysa AkmanX

Yorumlar

  • 0 Yorum
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş yap