Fikir Düşünce

Bir Şeyler Yapma Sırası

  • 2 dk okuma süresi
  • -
  • 0
Bir Şeyler Yapma Sırası

Ben süslü cümleler kurmayı sevsem de bakmayın. Öyle sevgisiz, öyle anlayışsız, öyle çirkef bir çağda yaşıyoruz ki; gördüklerimiz, duyduklarımız, dahası yaşadığımız her şey bizi kalbimizden yaralıyor. Derûnumuzda birikmiş binlerce sözden sadece birini bile söyleme isteği, kalbi olan herkes için dert. Dert, çünkü her şeye rağmen zâhirimizde (o binlerce kelimeye rağmen) donuk bir sükut hâli. Neden birbirimizin sessizliğini duymuyoruz? Müslümanların birbirlerine karşı bu duyarsız halleri neden bizim için problemden öteye geçmiyor? N'oluyor ki bize, birbirimize kör ve sağır olduk? Müslümanlar olarak kardeşlik anlayışımız logaritmik olarak yozlaşıyor. Logaritmik kelimesini şimdi neden mi kullandım? Çünkü siz insanlar; siz ölü bir kalbi göğüsler içinde taşıyan makineleler, hakikati istatistiklerde aramakta ziyadesiyle mahirsiniz.

"Samimiyet" diye bir kavramdan bahsediyor ümitvâr olan bir kaç dertli yazar. Yazıyorlar, yazıyorlar, yazıyorlar. N'oluyor peki? Okumuyor insanlar, farkında değiller bu kavramın ölü olduğunun. Nasıl oluyor? Çağın ciddi bir sorunu olarak duruyor karşımızda. Yan yana gelen insanların artık konuşacak, muhabbet edecek bir paydalarının kalmadığını acı acı tecrübe ediyoruz. Evler artık oda oda bölünmüş, pansiyon görevini ciddiyetle yerine getiriyor. Sanal aşklar, sanal dostluklar, sanal sosyallik bir çığ gibi büyürken müslümanlar hâlâ birbirinin sahibi olmak için harekete geçmiyor. Sahabe'den birisi gelerek, "Ya Rasulallah zinayı neden haram kıldın?" diye sorabiliyor. Dinliyor Allah'ın elçisi, muhatap alıyor. Açıklıyor tane tane. Kızmıyor kırmıyor. Ahlâksızlıkla suçlamıyor... Ütopya değil gerçek. Asırlardır canlı bir örnek olarak geliyor bize. Bugünün "hoşgörü" dünyası bize soru sorma imkânını sunmuyor, sadece itaat istiyor.

Birbirimizi dinlemiyoruz artık efendiler! Müslüman gençler, müslüman yaşlılar, müslüman çocuklar artık sorunlarını kimseyle paylaşamıyor. Muhatap bulamamanın içinde hergün azar azar deliriyoruz. Bakıyorsunuz, İslâm'a karşı dili lanetli, küfürlü, anlayışsız, kaba insanları ikna etmeye çalışıyor bazısı. Israrla onlara karşı anne şefkatiyle yaklaşıyor. Kötü bir çaba mı? Elbette değil ama önce eve dön güzel kardeşim! Senin müslüman kardeşlerinin, hatalar içinde boğulan kardeşlerinin, sana daha çok ihtiyacı var. Ama sen ne yapıyorsun biliyor musun Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet? Allah'ın sana asla vermediği tekfirci görevinle kınım kınım kınıyorsun! Kalbi İslam'a karşı sonsuz bir nefretle atana Mevlana hoşnutluğun varken müslüman kardeşine olan duyarsızlık, pardon ama sahtekârlık olmuyor mu? Evsiz köpek ve kedilere duyduğu derin ızdırabı, her geçen gün artan yetim çocuklara tercih eden alçaktır efendim, geçiniz! Müslümanların birbirleri için yeniden kırmızı çizgiler olmasını diliyorum. Bunu yapmazsak dünya, kalbi olanlar için asla yaşanılacak bir yer olmayacak. Normal hayatta çocuklar babalarının ölümünü görürken, bu modern bireysel çağda babalar çocuklarının ölümünü görmeye devam edecek. Kadınlar dul kalmaya, gruplar halinde tecavüze uğramaya devam edecek. Kısacası müslüman müslümanın katili olacak devamla ya da farksız, olmasına göz yumacak. Bir şeyler yapmalıyız. Hepimiz taşı önce kâfire değil kalbimize atmalıyız.

Sütü kendi haline bıraktığımız anda bozulmaya başlayacaktır. Hayatın içinden pratik bir bilgi: İçine atacağımız bir kaşık yoğurt sütü mayalayacaktır. O artık aştır, tokluktur, nimettir, yaşamdır. Müslümanlar olarak birbirimiz için ne zaman bir kaşık yoğurt olacağız efendiler?

Etiketler
Müslüman efendi Ütopya Dinlemek

Yazar Hakkında

Yorumlar

  • 0 Yorum
Ziyaretçi olarak yorum yapıyorsun, dilersen Giriş yap